Avusturya’da bir bina..
Camları var,
kapıları var,
içinde çalışan yüzlerce insanı var..
Kocaman gözlükleriyle etrafta koşturan insanları,
öğlen yemeğinde, akşamlarını programlayan,
birbiriyle eğlenen, sohbet eden,
akşam olunca,
tombul göbekleri
ve yüksek topuklarıyla arabalarına
evlerine koşan insanları..
Hayalleri var onların,
ümitleri,
aşkları,
kıskançlıkları,
endişeleri,
hayatları…
Kevin var içlerinde mesela..
Duygusal,
sevdiği var, evi var,
ama en önemlisi işi var, o binada..
Kevin’ın her şeyi var,
insanlığı dışında..
Camları var, kapıları,
içinde çalışan yüzlerce insanı,
ama ne ruhu var içinde çalışanlarının,
ne de az buçuk insanlığı..
Sorduğunuzda her birine, örnek insan,
örnek vatandaş,
örnek baba,
örnek anne..
Ne yapıyorlarsa, hepsi insanlık adına..
Oysa, zerre insanlık olmadan içlerinde
neye çare bulabilirler insan adına,
neye bulabildiler ?
Eziyetten başka, onlara..
Onlar,
Gut Aiderbichi Hayvan Koruma Merkezi’ne getirildiler..
Korunamadıkları için,
korunsunlar diye,
hiçbir şeye çözüm bulamayan insan,
sadece kendilerine işkence yaptı diye..
Beş tane şempanze..
Beş tane..
Ölseler haberimiz olmayacak beş kafadar,
güneşi ilk kez gördüler,
affedilen ömür boyu cezalarından sonra..
İlk kez toprağa bastılar,
ilk kez güneşi gördüler,
ilk kez yakıcı havayı çektiler minik ciğerlerine,
ilk kez,
otuz yıl sonra..
Sarıldılar birbirlerine mutlulukla,
hayretle,
sevinçle,
Gut Aiderbichi şaşırdı,
gözyaşlarını tutamayarak ağladı, hallerine..
O kadar şaşkındılar..
O kadar mutlu,
neşeliydiler, hiç olmadıkları kadar,
otuz yıldır..
O kocaman camları,
kapıları olan,
avusturya’nın binasında,
otuz yıl, deney hayvanı olarak kullanılan
ve otuz yıl sonra emekliliklerini geçirmek üzere,
ilk kez göğü, güneşi gören beş şempanze..
Ben de oradaydım, şahit oldum sevinçlerine..
Nasıl sarıldılar birbirlerine,
nasıl sarıldılar, ağaçların yeşiline,
gözlerinde coşku, keyifle,
nasıl sarıldılar,
güneşin gözlerini kamaştıran ışınlarına…
Bizim de kamaştı gözlerimiz o an,
kıstık gözlerimizi,
kapattık biraz da hatta,
onlara, yıllarca işkence edilirken,
nasıl kapattıysak, öyle,
sıkı sıkıya..
Açtım sonra ben yavaş yavaş,
kaldırdım gözkapaklarımı,
baktım ki,
yoklar..
Baktım ki, bunca yılda
insana güvenmemeyi öğrenmişler en çok..
Yüreğime iniveren bir damla gözyaşına,
tutunup,
kaçıvermişler, elele..
Yumdum sıkı sıkıya tekrar gözlerimi,
rahatça kaçabilsinler diye..
Yumdum sıkı sıkıya tekrar gözlerimi,
açtığımda tüm bunlar olmamış olsun diye..
Camları var,
kapıları var,
içinde çalışan yüzlerce insanı var..
Kocaman gözlükleriyle etrafta koşturan insanları,
öğlen yemeğinde, akşamlarını programlayan,
birbiriyle eğlenen, sohbet eden,
akşam olunca,
tombul göbekleri
ve yüksek topuklarıyla arabalarına
evlerine koşan insanları..
Hayalleri var onların,
ümitleri,
aşkları,
kıskançlıkları,
endişeleri,
hayatları…
Kevin var içlerinde mesela..
Duygusal,
sevdiği var, evi var,
ama en önemlisi işi var, o binada..
Kevin’ın her şeyi var,
insanlığı dışında..
Camları var, kapıları,
içinde çalışan yüzlerce insanı,
ama ne ruhu var içinde çalışanlarının,
ne de az buçuk insanlığı..
Sorduğunuzda her birine, örnek insan,
örnek vatandaş,
örnek baba,
örnek anne..
Ne yapıyorlarsa, hepsi insanlık adına..
Oysa, zerre insanlık olmadan içlerinde
neye çare bulabilirler insan adına,
neye bulabildiler ?
Eziyetten başka, onlara..
Onlar,
Gut Aiderbichi Hayvan Koruma Merkezi’ne getirildiler..
Korunamadıkları için,
korunsunlar diye,
hiçbir şeye çözüm bulamayan insan,
sadece kendilerine işkence yaptı diye..
Beş tane şempanze..
Beş tane..
Ölseler haberimiz olmayacak beş kafadar,
güneşi ilk kez gördüler,
affedilen ömür boyu cezalarından sonra..
İlk kez toprağa bastılar,
ilk kez güneşi gördüler,
ilk kez yakıcı havayı çektiler minik ciğerlerine,
ilk kez,
otuz yıl sonra..
Sarıldılar birbirlerine mutlulukla,
hayretle,
sevinçle,
Gut Aiderbichi şaşırdı,
gözyaşlarını tutamayarak ağladı, hallerine..
O kadar şaşkındılar..
O kadar mutlu,
neşeliydiler, hiç olmadıkları kadar,
otuz yıldır..
O kocaman camları,
kapıları olan,
avusturya’nın binasında,
otuz yıl, deney hayvanı olarak kullanılan
ve otuz yıl sonra emekliliklerini geçirmek üzere,
ilk kez göğü, güneşi gören beş şempanze..
Ben de oradaydım, şahit oldum sevinçlerine..
Nasıl sarıldılar birbirlerine,
nasıl sarıldılar, ağaçların yeşiline,
gözlerinde coşku, keyifle,
nasıl sarıldılar,
güneşin gözlerini kamaştıran ışınlarına…
Bizim de kamaştı gözlerimiz o an,
kıstık gözlerimizi,
kapattık biraz da hatta,
onlara, yıllarca işkence edilirken,
nasıl kapattıysak, öyle,
sıkı sıkıya..
Açtım sonra ben yavaş yavaş,
kaldırdım gözkapaklarımı,
baktım ki,
yoklar..
Baktım ki, bunca yılda
insana güvenmemeyi öğrenmişler en çok..
Yüreğime iniveren bir damla gözyaşına,
tutunup,
kaçıvermişler, elele..
Yumdum sıkı sıkıya tekrar gözlerimi,
rahatça kaçabilsinler diye..
Yumdum sıkı sıkıya tekrar gözlerimi,
açtığımda tüm bunlar olmamış olsun diye..
Alkan Darcan
0 yorum:
Yorum Gönder